AKP Eleştri
- 09 Ekim 2018, 14:49
(67
Yıllık KARŞI Devrim SÜRECİNDE Ülkenin Geldiği Nokta)
AKP, Kendiliğinden ortaya çıkmış bir parti
değil, ülkede söz sahibi olan diğer partiler gibi CIA tarafından organize
edilmiş bir sürecin ürünüdür.
1945-1950 yıllarında Kemalist Halk
İktidarını ele geçiren karşı devrimin görevi, Türkiye Cumhuriyeti Kemalist
sistemi dağıtmak, Liberal (emperyal) sisteme geçmek idi.Ülkede bu amaçla
örgütlenen emperyalizm ve İşbirlikçiler,1946 seçimlerinde,Halk Meclisi (TBMM)
ni kenara iterek,Atatürk CHP parti programını yırtıp atarak, Parlamenter
sisteme geçiş yalanları ile farklı iki partiymiş gibi karşımıza
çıkartıldılar.Biri Liberal Sistemi doğrudan savunan DP,
2. ise Atatürk CHP'sinden arındırılmış
Kemalist devrimleri inkâr eden sol düşünce ve Sosyal Demokrat gibi beylik
laflar ile sulandırılmış özünde Liberal ''Yeni İnönü CHP'' sidir. Partiler bir
yanda görücüye çıkarken diğer yandan da devrimci bir karakter taşıyan Türk
Milliyetçiliğini; Türk Irkçılığına dönüştürmek için Türkeş'i yetiştiriyorlardı
(Politikada Irkçılık İlk Olarak Batı da ortaya çıkmıştır)
İktidar Güçtür,iktidarı belirleyen güç ise
ülkede,üretim araçları ,insanı üstünde yaşadığı toprak ve insan ile ürün
döngüsünü sağlayan Kapital (para)dır. İşte Kavga tam da bu nokta da dır.
Kemalist sistem de araç gereçler para halka, liberal sistem de ise şahıslara
aittir.
1950 seçimlerinde Ümmetçi toplum dayatması
ile halkın karşısına çıkan DP halktan kabul görmeyip yıpranınca, CIA devreye
girdi. İnönü-Türkeş ittifakı ile DP'ye karşı 1960 darbesini yaptı. Ümmetçi yapılanmayı
ileride tekrar kullanmak için geri çekti.''Özgürlük demokrasi adına Sol, Sosyal
Demokrasi ve Türk Irkçılığını sahneye sürdü. Öte yandan da CIA/FETO,
ile Ümmetçi toplumu yeniden yaratmak için illegal örgütlenmeleri başlattı.
1960 darbesi mükemmel bir organize ile
halka yutturularak, Anayasa ve Mahkemelerin değişmesi ile Kemalizme 1945 den
sonra 2.darbeyi vurdu.
Sahneye çıkan Sol-Sağ 1970-80 yılları
arasında ülkeyi kaostan kaosa sürüklerken, CIA,Bir yandan teorisyenlerinden
Kemal Derviş'e 24 ocak kararlarını yazdırıyor(1976),diğer yandan bu kararları
hayata geçirecek Ümmetçi yapılanmayı FETO ile hızlandırmaya başlıyordu.
1978-80 sol, sağ kavgalarını çok korkunç
göstermek için CIA eylemlere başladı.Solcu gençlerin toparlandığı yerleri
bombalayan CIA ,eylemleri, sağ görüşlü gençlere yıkıyor ya da tersi sağ
gençliği katlediyor, sol örgütler üstüne yıkıyor,Camileri,otobüsleri bombalıyor
ülkede kaosu derinleştirerek 1980 hazırlıkları yapıyordu.
70’li yıllarda Fethullah Gülen’in
okullarına akıtılan paralar BOP’un altyapıları ve 1976 1981 yıllarının
hazırlık aşamaları idi. O yıllarda ülkemizde yaşanan kaos tesadüfi değil,
görünmeyen hükümet CIA'nın işi idi. 12 Eylül darbesi yapıldığında, bundan daha
Türkiye basını bile habersizken, ABD basını darbeyi sabah saat 05’te manşetten
''Bizim çocuklar bu işi başardı'' diye veriyordu (http://www.milliyet.com.tr/.…/dunyadetay/04.06.2011/1398393/...).
'12 Eylül, ulusal solcu ve ulusal sağcıları işkence tezgвhlarında, İsa'nın
öcünü alırcasına çarmıhlara gererken, ümmetçi toplumu yaratacak olan
Özal, ABD’de kampa alınmış ve Kemalizm'in tasfiyesi için 1976’da Kemal Derviş
tarafından yazılan ‘24 Ocak Kararları”nın hayata geçirilmesi için eğitiliyordu
(24 Ocak Kararları Kemalizm'in tasfiye kararlarıdır.).
Irak ile sınırımızda tampon bölge açılarak
çekiç gücü yerleştirilecek, ‘Güneydoğu sorunu’ adı altında APO
görevlendirilecek ve PKK güçlendirilecekti. Onların çocukları başarılı oldu, silahlarımız
yenilendi, yeni açılan üslerimiz Ortadoğu’ya yönlendirildi ve böylece bir taşla
iki kuş vuruldu. SSCB’nin yıkılması için kutsal cephe ile ittifak yapan radikal
İslam, ikiz kulelerin havaya uçurulması ile yerini ılımlı İslama bıraktı. Nehri
geçerken at değiştirmeye kalkışan Batı emperyalizmi, Bin Ladin'i Afganistan'da
karşısına aldı. Bin Ladin şöyle diyordu; “Bizim gerçek düşmanımız SSCB değil,
ABD imiş”. Bir yandan Bin Ladin ile savaşan ABD, öte yandan sünnilerin
önderliğinde “Ilımlı İslam” adı altında ruhani lider Fethullah Gülen'i
Ortadoğu'nun halifesi gibi tanıtmaya başladı. Bill Clinton, İstanbul Çırağan
Sarayı’nda şöyle demişti; ‘’Yahudilerin Haham’ı, Hristiyanların Papa’sı var ama
Müslümanların bir ruhani lideri yoktur.’’. Özal’ın zamansız ölümü sonrası
iktidara gelen Ecevit - Devlet Bahçeli hükümeti BOP’u suya düşürecekti. Özal
hükümetinin devamı gerekiyordu. Görünmeyen hükümet devreye girdi, dönemin
İstanbul Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ı hazırlamaya başladı.
Arkasından ’24 Ocak Kararları’nın sahibi olan Kemal Derviş’i göndererek Ecevit
hükümetini devirdiler. AKP ile eş başkan Tayyip Erdoğan’ı iktidara taşıdılar ve
suyu yoluna koyan görünmeyen hükümet 2003’de BOP girişimini başlattı. ‘’Yeni
dünya düzenini ben kuracağım, benim ile gelen payını alır’’ sloganı ile ortaya
çıktı. Ardından ‘’Saddam kimyasal silah ile dünyayı tehdit ediyor’’ gerekçesi
ile 10 Mart 2003’de Saddam’ı vuracağını açıkladı. Böyle bir müdahaleyi ancak BM
yapabilirdi. Çünkü dünyanın düzenini sağlayan karakol BM’dir. Dünyayı böyle bir
tehlikeye atan ülkenin sorununu, silahlı kanadı olan NATO gücünü göndererek
çözer. 20 Mart 2003’e kadar ABD’ye ‘bekle, ben sorunu çözerim’ derken, ABD bu
kararı tanımadı ve aynı tarihte Irak’ı işgal etti. Bu tarih yeni dünya düzeninin
başlangıcı olacaktı. Bu işgal AB’yi ve BM’yi parçalarken, dünyada da yeni
müttefikleri oluşturdu;
a) ABD ve İngiltere’nin başını çektiği,
Irak işgaline katılan grup
b) Almanya ve Fransa’nın başını çektiği,
Irak işgaline katılmayan grup
c) ŞİÖ (Şangay İşbirliği örgütü)
Fas, Tunus, Cezayir ve Libya’dan sonra
Irak işgali ile ‘Arap Baharı’ adım adım ilerlerken, diğer yandan Batıda
Kuran'lar yakılıyor, Hz. Muhammed’in karikatürleri yapılarak alay ediliyor ve
‘’Büyük Asya Projesi’’nin patronları, arka arkaya şu açıklamaları yapıyordu.
‘’Tek Dünya düzeni ister istemez
kurulacaktır, tek sorun bu sonuca güzellikle mi, yoksa zorla mı
ulaşılacağıdır’’ –James Paul Werburg (bkz.http://www.millicozum.com/mc/kasim2004/deccalin-sovalyeleri).
‘’Tek bir dünya devleti oluşturduğumuzda
modern dünya daha mükemmel ve daha istikrarlı olacaktır. Halkların kendilerini
yönetme hakkı, artık dünya bankerleri ve entellektüelleri olan elit otoritesi
altına girecektir.’’ –David Rockofeller‘’(bkz. http://blog.milliyet.com.tr/gizliorgutlerin-ortakhede.…/…/... ).
“ABD’nin misyonu ulus devletleri gömmek,
halklarını daha küçük birimlere bölerek yaşatmaktır. Gelecek Amerika’nın mıdır?
Yeni dünya düzeni Amerika İmparatorluğu ve tüm insanların rakip olmadığı
evrensel düzenin adıdır.’’ –R. Strausz Hupe(bkz.http://huseyinguzel.blogcu.com/emperyalizminamaci…/13788667).
Batı bu gelişmeleri yaşarken Tayyip, ‘’bu
bir medeniyetler buluşması, ben Ortadoğu’nun eş başkanıyım’’ diyerek, yüz
yıllık dostlukları bir kenara itip, Suriye işgali için efendilerinin talimatını
yerine getiriyordu. Fakat Suriye işgali başlamak üzere iken kurbağa gözünü
açtı.
Putin; ‘’bu bir haçlı seferidir, biz Çin’i
yanlış tanımışız’’ diyerek Karadeniz’de Çin, Kazakistan ve Rusya’dan oluşan
üçlü tatbikatı başlattı. Bu tatbikat, üç guruba bölünmüş dünyaya, ayrı ayrı
mesajlar veriyordu (http://www.tarafsizhaber.com/.…/drmehmethakansaglambatil...).
Bu, birinci gruba bir gövde gösterisi,
ikinci gruba uyarı, grupların dışında kalan ve stratejik önem taşıyan ülkelere
de ‘’gözünüzü açın’’ mesajı idi. Söz konusu tatbikat ile Suriye işgalinin
yolunu kapayan ŞİÖ, bedelini Rusya üzerinden Ukrayna ve Kırım ayaklanmaları ile
ödüyordu. Bu saldırıları da ŞİÖ nezdinde bertaraf eden Putin, Batı
emperyalizmini bunalımdan bunalıma sürüklemeye başladı. Bunalıma düşen
emperyalizm, çareyi iç ayaklanma ve Sünni radikal İslam örgütlerini, Alevi
Esad’ın üzerine kışkırtmakta buldu. İç ayaklanmanın temsilcisi olarak seçilen
SUK ‘'Suriye Ulusal Koalisyon’’, eş başkan Tayyip tarafından İstanbul
Maltepe’de, ÖSO ise Antakya’da kuruldu. Destekçileri; PYD, ElNusra ve el
altından PKK İdi. Esad’a karşı bunlar yetersiz kalınca, 1500’e yakın radikal
örgütleri Suriye üzerine göndermek için Ortadoğu’da toparladılar. Toparlanan
ruh hastalarının finansmanlarını Suudi Arabistan, Katar, Ürdün ve BAE
üstlenirken, silahlarını da İsrail ve ABD tedarik ediyordu. Tarihte benzerine
rastlanmayan iğrenç saldırılara rağmen Esad devrilmedi.
Dünyada yapılan 3.Devrimi (elektronik) de
kaçıran Batı emperyalizmi, pazarı Çin’e kaptırınca bölgesel kontrolü elinden
kaçırmaya başladı. Boşluktan yararlanan PKK güç kazanmaya, 1500’e yakın ruh
hastaları kontrolden çıkmaya başlarken, Esad direndikçe Tayyip kuduruyor,
güvendiği efendilerinin elinden bir şey gelmeyeceğini ve piyon olarak
kullanıldığını anlayınca, bölgedeki ruh hastası örgütlerden bir kısmını yanına
alarak bir kısmına da el altından yardım ederek, ‘’RABİA’’ işaretini yapıyordu.
Bu şu anlama geliyordu; ‘Gülen ile birlik olarak beni kullandınız, ya ben ya
Gülen’ kozunu masaya sürerek, Süleyman Şah rolüne soyunmak... Yıllar önce
planlanan ve bunun için Gülen okullarına ve Zaman Gazetesi’ne para akıtılarak
‘ılımlı islam’ yatırımı yapan ABD, Tayyip’in blöfü ile bunları çöpe atamazdı.
Bu nedenle 17 – 25 Aralık operasyonu düzenlendi ve ABD Gülen’i tercih etti. 10
yıllık ortaklık bir günde yok oldu. Efendiler ve işbirlikçiler birbirine düştü.
Sonuç;
Doğu-Orta Doğu ve Afrika da yaşanan günümüz savaşları toprak savaşları değil,
sistem savaşlarıdır. Yazımızın 1. ve 2.bölümünde anlattığımız gibi,Tek Dünya
din İmparatorluğu kurmak için yola çıkan Batı emperyalizmi ve bölge
işbirlikçileri Orta Doğu da çakılıp kaldı.Geri dönme ve uzlaşma şansı olmayan
emperyalizm yenilginin getirdiği sonuçlar itibarı ile büyük bir sarsıntı ve
dağılma sürecindedirler.
Büyük bir dağılmayı önlemek için devreye
giren Papa,önce AB ülkelerini toparlayarak çatlak sesleri susturdu.
.http://www.sozcu.com.tr/…/ab-liderleri-roma-anlasmasinin-6…/
Arkasından Trump,Suudi Arabistan'a
gönderilerek; İngiliz ve İsrail tarafından denetim altıda tutulan ''Arap
Nato''sunu denetleyerek yeni süreç için her türlü garantinin verileceğini
iletti.http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-39973092
Suudi Arabistan dan İsrail'e geçen
Trump,Papa-Haham ittifakının geçerli olduğunu,Suriye üzerinden gelecek her
türlü saldırının güvenliğini alacaklarını iletti.http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-39997996
İsrail'den Vatikan'a geçerek Papa'ya rapor
verdi. http://www.sozcu.com.tr/…/trump-ile-papa-vatikanda-bir-ara…/
Yeni talimat ile Nato'yu toparladı.
http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-40042111
Yukarıda ki gezintiye; PYD, stratejik
ortağımızdır diyerek ağır silahlar ile donatacağını ekleyerek.Ve Lübnan Vekili
VALİD SAHRYA'nın ''Orta Doğu Modern harita ile son günlerini yaşıyor'' TRUMP
''Ona (Şi Ciping) güveniyorum. O iyi bir insan Kuzey Kore sorununu çözün,O
çözmezse biz çözeriz''
Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki;Batı
emperyalizmi ve bölgesel işbirlikçileri 2.Sykes-Picot saldırısı için yeni
strateji hazırlıklarını tamamlamak Üzere Haçlı Ordularını
toparlamıştır.(Kurtuluş savaşında bizi arkadan vuran kimdi,Suudi
Arabistan,Ürdün)
Bölgeden Rusya' yı söküp atmak için Alevi-Sünni çatışmasının kapısını aralayan
ABD,Kürt kartı,Feto. ile Türkiye'nin safını belirlemesi gerektiğini AKP
hükümetine dayatırken (Son nokta ABD'de nasıl kondu? ) ÇiN'e de bu kavga senin
kavgan değil diyerek SIO birliğini parçalamak istiyor.
Bu stratejileri, yapacağı şeyleri de
gizlemeden bağıra bağıra söylüyor.
'‘Bize karşı çıkan devletleri komşuları ile birbirine düşürecek durumda
olmalıyız. Ancak, eğer karşı çıkan devlet ve komşuları birlik olarak bize karşı
çıkarlarsa, o zaman dünya savaşı çıkaracak güçte olmalıyız.''
Siyonist Protokol/7(http://www.google.com.tr/url...)
Sürecin Türkiye'ye dayattığı “Benim
partim, benim derneğim” demek değildir.Hayat ve devrim “Tam Bağımsız Türkiye”
diyen her siyasi yapıyı birleştirecek Kemalist Birleşik Cephe' yi önümüze
koymuştur.
Mustafa Kemal; ‘'Bu
Türkiye’ nin ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye’ye has bir sistemdir’ diyerek
kurduğu Türkiye Cumhuriyeti' ni gençliğe emanet ederken şunları söylüyordu:
'‘Bu sistemi koruyamazsanız, yüz kat daha güçlenerek gelecek ve elinizden
alınacaktır’'
İşte gün o gündür. Ordularımız dağıtılmış,
kalelerimiz cebir ve hile ile ele geçirilmiş, iktidara sahip olanlar gaflet,
delalet ve ihanet içindedirler.
Saflar NET !.
Ya İHANET Ya da CUMHURİYET !.
BAĞIMSIZ CUMHURİYET PARTİSİ